Gut hastalığı, eklemlerde ağrılı iltihaplanmalarla kendini gösteren ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durumdur. Bu hastalığın temel sebeplerinden biri vücuttaki ürik asit birikimidir. Gut hastalığı diyetinin amacı, vücuttaki ürik asit seviyesini düşürmek ve semptomları hafifletmektir. Beslenme düzeni bu noktada önemli bir rol oynar, çünkü doğru beslenme ile hastalığın kontrol altına alınması mümkündür. Diyet uygulaması, tedaviye destek sağlayarak, hem hastalığın ataklarını azaltır hem de hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.

Gut Hastalığı Diyeti Nedir?

Gut hastalığı diyeti, vücuttaki ürik asit seviyesini kontrol altına almak için düzenlenen özel bir beslenme programıdır. Bu diyet, yüksek purin içeren gıdalardan kaçınmayı ve düşük purinli besinlere yönelmeyi amaçlar. Purinler, vücutta ürik aside dönüşen bileşiklerdir ve fazla alındığında gut ataklarını tetikleyebilir. Gut diyeti, kilo kontrolü sağlamak, atakları önlemek ve genel sağlık durumunu iyileştirmek amacıyla geliştirilmiştir. Diyet planı, kişisel ihtiyaçlara göre uzman doktorlar tarafından düzenlenir ve hastalığın seyrine göre uyarlanabilir. Sadece beslenme değil, yeterli su tüketimi ve fiziksel aktivite de bu diyette önemli bir yer tutar.

Gut Hastalığı Diyeti Nasıl Yapılır?

Gut hastalığı diyeti, öncelikle yüksek purin içeren yiyeceklerden uzak durmayı gerektirir. Kırmızı et, deniz ürünleri ve organ etleri gibi gıdalar purin bakımından zengin olduğu için diyetten çıkarılmalıdır. Aynı zamanda alkolden uzak durulması da önemlidir, özellikle bira ürik asit seviyesini artırabilir. Diyet sırasında bol miktarda su içmek, böbreklerin ürik asidi daha hızlı atmasına yardımcı olur. Uzman hekimler, karbonhidrat bakımından zengin, yağ oranı düşük yiyeceklerin tercih edilmesini önerir. Diyet sırasında meyve, sebze ve tam tahıllı gıdalar gibi sağlıklı seçeneklere yönelmek, vücut ağırlığını dengede tutmak ve gut ataklarını önlemek açısından faydalıdır.

Gut Diyetinde Yenilebilecek Gıdalar Nelerdir?

Gut hastalığı diyetinde, düşük purinli ve besleyici gıdalar tercih edilir. Meyve ve sebzeler, gut diyetinde başlıca yer tutan besinlerdir. Özellikle kiraz, çilek ve yaban mersini gibi antioksidan bakımından zengin meyveler, gut semptomlarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Ayrıca, yoğurt ve süt gibi düşük yağlı süt ürünleri de gut diyetinde güvenle tüketilebilir. Tam tahıllar, baklagiller, patates ve mısır gibi karbonhidrat kaynakları da bu diyete dahil edilebilir. Bu gıdalar hem düşük purin içerikleriyle ürik asit seviyesini artırmaz, hem de genel sağlığı destekler.

Gut Hastalığı Diyetinde Yasaklı Besinler Nelerdir?

Gut hastalığı diyetinde, yüksek purin içeren gıdalardan kaçınılmalıdır. Kırmızı et, sakatatlar ve kabuklu deniz ürünleri purin bakımından oldukça zengin oldukları için tüketilmemelidir. Ayrıca, alkol, özellikle bira, gut ataklarını tetikleyebileceği için yasaklıdır. Şekerli içecekler ve fazla şeker tüketimi de ürik asit seviyesini artırabilir. Uzman doktorlar, bu besinlerden uzak durmanın, gut ataklarının önlenmesine katkı sağlayacağını belirtir. Bu yasaklı gıdaların yerine düşük purinli, sağlıklı ve dengeli bir beslenme planı oluşturmak, gut hastalığının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.

Formu doldurun, sizinle hemen iletişime geçelim !

    Beslenme ve Diyet 

    Diyetisyenler ve beslenme uzmanları doğru, yeterli ve dengeli beslenme aracılığı ile sağlıklı yaşamı destekleyen yol göstericilerdir. Diyet programının kişinin fiziki ve sağlık durumuna özel olması gerekir. Herhangi bir diyeti deneyen kişilerin yüzde 60’ının amacına ulaşamadığI, hatta sağlığını tehlikeye attığı bilinmektedir. Bedensel ve psikolojik sağlığın korunmasını amaçlayan kilo kontrolü programlarında beslenme uzmanları, kişiye özel ölçüm, hesaplama ve değerlendirmelerle doğru bilgiyi sunar ve takibinde yardımcı olur.

    Merkezimizde uzman diyetisyen kontrolünde yağ, kas ve su oranınız ölçülür, laboratuvar tahlilleriniz yapılır ve size uygun diyet listesi hazırlanır. Bu şekilde daha hızlı, sağlıklı ve etkili şekilde zayıflar, daha fit ve sağlıklı bir görünüme kavuşursunuz. Kilo verme ile birlikte şeker hastalığı, hipertansiyon, bazı hormon bozuklukları gibi hastalıkların tedavisi kolaylaşır, omurgaya ve diz eklemlerine binen yük hafiflediğinden bu bölgelerden kaynaklanan şikayetler azalır. Ayrıca bunlarla birlikte kanser riski de önemli ölçüde azalmaktadır.

    Beslenme konusu günümüzde en popüler konulardan biri haline gelmiştir. Diyetin kişiye özel olduğunu hatırlatarak beslenmeyi ana hatlarıyla birkaç maddeyle özetlemek gerekirse;

    Su tüketimi: En önemli maddelerden biri olan su tüketiminin faydaları saymakla bitmez. Vücudun yarısından fazlasının da sudan oluştuğu göz önüne alındığında bu dengeyi korumak adına günlük yeterli su tüketilmesi önem taşımaktadır. Günlük tüketilmesi gereken miktar kişinin kilosuna ve özel durumlara göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 2 litre olmalıdır.

    Sebze tüketimi: Hemen hemen her öğünde yer verilmesi gereken sebzeler, vücut için gerekli olan vitamin, mineral ve lif kaynağını oluşturmaktadır. Sebzeler, kalori açısından düşük olduğu için de zayıflama diyetlerinde bolca tüketilmesi gereken besinlerdir.

    Meyve tüketimi: Sebzeler ve meyveler vitamin ve antioksidan açısından zengin besinlerdir. Fakat sebzeler genellikle pişirilerek tüketildiği için bu vitamin ve antioksidan özelliği kaybolabiliyor. Çiğ olarak tüketilen meyvelerdeki antioksidan ve vitaminlerden vücut büyük ölçüde yarar sağlayabiliyor. Günde 1-2 porsiyon meyve tüketilmelidir.

    Protein tüketimi: Vücudun en önemli yapı taşları olan ve vücutta uzun süre depolanamayan proteinlerin günlük yeteri miktarda tüketilmesi çok önemlidir. Yetersiz protein tüketiminin kas kaybına neden olduğu dikkate alınmalıdır. Kırmızı et, tavuk eti ,balık eti, hindi eti, yumurta, süt ve süt ürünleri protein kaynaklarına birer örnektir.

    Yağ tüketimi: Yağların da vücudun yapıtaşlarından biri olduğu ve insan vücudunun yağlardan enerji sağladığı unutulmamalıdır. Yağ tüketiminde en önemli nokta ‘sağlıklı yağ’ların bilinmesi ve tüketilmesidir. Zeytinyağı, organik tereyağı, Hindistan cevizi yağı, çiğ kuruyemişler sağlıklı yağ kaynaklarına birer örnektir. Zayıflama diyetlerinde yağ porsiyonlarında daha kontrollü tüketim sağlanmalıdır.

    Karbonhidrat tüketimi: Tahıllar, kurubaklagiller, sebzeler, meyveler ve süt ürünleri karbonhidrat kaynaklarıdır. Bu grupta da yağlarda olduğu gibi sağlıklı karbonhidrat kaynakları bilinmeli ve tüketilmelidir. Örnek vermek gerekirse beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek ve tam tahıllı ürünleri tercih etmek gerekir. Gün içinde sebze, meyve, süt ürünleri ve yağlı tohumlardan alınan karbonhidrat miktarının günlük ihtiyacı neredeyse karşılıyor olduğu, dolayısıyla ekstra pirinç, ekmek, makarna gibi karbonhidrat içeren besinleri tüketmemek gerektiği unutulmamalıdır.

    Karbonhidratlar vücudumuzda glikoz, galaktoz ve fruktoz adı verilen basit şekerlere dönüşerek sindirilir. Fakat zararlı olduğu kabul edilen şekerler bu şekerler değil, besinlere üretim veya işlenme sırasında sonradan eklenen eklenti şekerlerdir. Örneğin; evde de pişirilen pasta, kek, kurabiye, reçel gibi yiyeceklere sonradan eklenen ya da paketli hazır ürünlere üretim esnasında eklenen şekerler gibi.
    Hazır meyve suları veya kola, gazoz gibi şekerli içeceklerden uzak durmalısınız. Yemeklerin yanında bu içecekler yerine su, maden suyu, ayran veya sıkma meyve suyunu tercih etmelisiniz.
    Ketçap, mayonez, hazır nar ekşisi, barbekü sosu ve bilimum hazır diğer soslar gibi soslar eklenti şeker içeriği bakımından yüksektir. Bu sosların tüketimini azaltmalı ve yiyeceklerinizi pul biber, sumak, kekik vb. baharatlarla tatlandırmayı denemelisiniz.

    Marketlerde satılan meyveli yoğurt, meyveli süt, meyveli kahvaltılık gevrekler gibi ürünler, 3ü 1 ya da 2si 1 arada gibi kahveler eklenti şeker içeriği fazla olan hazır ürünlerdir. Bu ürünler yerine meyveleri yoğurt, süt gibi besinlerle blenderdan geçirerek ya da kuru meyveleri sade yulaf gevreklerinizle karıştırarak tüketebilirsiniz. Yukarıda bahsettiğim kahveler yerine de sade kahve tüketerek sağlıksız şekerlerden uzak durabilirsiniz.

    Hazır diyet ürünlerden uzak durmalısınız. Diyet , light adı altında satılan birçok hazır ürün kaloriyi düşük tutmak adına yağ oranının azaltılıp eklenti şeker oranının artırıldığı ürünlerdir. Diyet bisküviler, light süt ve yoğurtlar bu ürünlere örnektir.

    Çay, kahve gibi içecekleri şekersiz tüketmelisiniz. Bu içecekleri şekerle tüketme alışkanlığınız varsa önce şeker sayısını azaltmayı denemekte fayda vardır.

    Son olarak; hiç beklemediğiniz paketli ürünlerde bile eklenti şeker bulunabildiği için, aldığınız ürünlerin etiketlerini iyice incelemelisiniz. Şeker, glikoz şurubu, mısır şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu, dekstroz, fruktoz, üzüm suyu konsantresi, elma suyu konsantresi, maltodekstrin gibi isimler eklenti şeker olduğunu gösterir.

    Her diyet kişiye özeldir. Her insanın metabolizması, yaşam tarzı, günlük aktivite süresi gibi etkenler değişkenlik gösterdiğinden, bir kişide kilo verme ile sonuçlanan diyet bir başka kişide tam tersi kilo alma ile sonuçlanabilir. Bu nedenle her birey uzman bir diyetisyene danışarak kendi vücut değerleri, yaşam tarzı ve beslenme alışkanlıklarına uygun bir diyet programı oluşturmalıdır.

    Kilo vermek için bilinçsizce uygulanan diyetler kalp ritim bozukluğundan saç dökülmesine kadar ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Kilo vermek, kilo almak veya sağlıklı bir beslenme tarzıyla yaşamak istiyorsanız mutlaka diyetisyen yardımı almalısınız.

    Normal tartıların bize sağlayabileceği tek bilgi toplam vücut ağırlığımızdır. Oysa sağlıklı ve doğru bir beslenme için bu ağırlığı oluşturan yağ, kas ve sıvı bileşenlerinin oranının net olarak bilinmesi çok önemlidir.
    Örneğin kişi kilo olarak normal aralıkta olsa bile yağ oranı, kas ve sıvı oranı normal aralıkta olmayabilir. Bu koşulda yinede kendini sağlıklı hissetmeyebilir. Bu noktada kişinin kilo kaybıyla birlikte yağ oranındaki düşüşü ve kas – sıvı oranındaki artışı gözlemlemek şarttır.
    Kan değerlerinize bakılmadan oluşturulan bir diyet sizi nasıl sağlığınızdan edebilirse, bu oranlara bakılmadan verilen kilolar aynı şekilde sağlığınız bozabilir.
    Bu sebeple ilk diyet yazılmadan önce kan değerlerine bakmak ve her görüşmede vücut analizi yapmak kesinlikle ihmal edilmemelidir.
    NOT: Maalesef evde kullandığımız analiz yapabilen tartıların doğruluk payı oldukça düşüktür.

    Merkezimizden Fotoğraflar

    Web ve Yayın Kurulu
    Uzm. Dyt. Nazire Uzunalan
    Oluşturma Tarihi : 22.10.2024
    Güncelleme Tarihi : –

    Bu web sayfasındaki içerikler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Tanı ve tedavi için kullanılamaz. Tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.