Uyku testi uyku bozukluklarının ve buna sebep olan hastalıkların araştırılması amacıyla nöroloji birimlerine bağlı uyku laboratuvarlarında yapılmaktadır. Uyku testinin ne olduğu hakkında bilgi almak için uyku testi nedir yazımızı okuyabilirsiniz. Bu yazımızda uyku testinde dikkat edilmesi gerekenler, uyku apnesi ve uyku apseninin sebep olabileceği hastalıklar hakkında bilgiler vereceğiz.

Uyku testinde dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Uyku testi öncesi yapılaması gereken bir takım işlemler vardır. Bunlardan ilki eğer hasta sakinleştirici ilaç kullanıyorsa 1 hafta önceden kullanmayı kesmelidir. Uyku testine gelecekleri gün duş alıp gelmeleri kişisel bakımlarını yapmalıdırlar. Uyku testinin yapılacağı gün sigara, alkol, kahve ve gazlı içeceklerden uzak durmalıdırlar. Bu işlem tamamen doğal yollardan yapılan bir işlemdir. Yani hastaya herhangi bir lokal anestezik ilaç uygulanmaz. Hastanın kendiliğinden uyuması amaçlanır.

Uyku TestiUyku apnesi sorunu yaşayan hastaların uyku testi yaptırarak tanılarının konulması gerekir. Uyku apnesinin hafif derece, orta derece ve ağır derece olmak üzere 3 çeşiti vardır. Bunların üçü de hastada mevcutsa öncelikle doktorlar hastanın kilo vermesini ister. Çünkü kilo arttıkça uyku apnesi sorunu artar. Eğer hasta sigara ve alkol kullanıyorsa bırakması tavsiye edilir. Bıraktığı takdirde uyku apnesiyle oluşan horlama sorunu azalır. Uyku apnesi problemi yaşayan hastalar sırt üstü pozisyonda değil sağ ya da sol yana yatmalıdır. Uyku apnesinin en önemli semptomu horlamadır. Çoğunlukla erkeklerde daha çok görülür. Uyku apnesi genellikle 30-60 yaş arasındaki erkeklerde görülür. Uyku apnesinin diğer bir semptomu da gündüz uyuklama halidir. Bu hastalığa sahip kişiler sabahları bitkin halde uykusunu alamamış bir halde uyandığı için gündüz uyuklama sorunu yaşar. Hastaya bu tanının konulması için uyku laboratuvarında belirli bulguların izlenmesi gerekir. Hastaya bir takım kablolar bağlanır ve kablolardan giden sinyaller kaydedilir ve ertesi gün değerlendirilir. Alınan bulgularla hastanın gece uykusunda solunumla ilgili sıkıntı yaşayıp yaşamadığı anlaşılır. Solunumun durması ve yavaşlaması oranlarının ne kadar olduğu da saptanmaktadır. Tüm bu bulgular sonucunda hastanın uyku apnesinin olup olmadığı anlaşılır.

Uyku apnesi tedavi edilmezse ne olur?

Eğer uyku apnesi sorunu yaşayan hasta tedavi edilmez ise çok ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu ciddi sağlık sorunlarının başında beyin ve kalp damar hastalıkları gelmektedir. Bu sebeple horlama, yorgun uyanma ve solunum problemleri dikkate alınması gereken ciddi belirtilerdir.

Uyku testi; uyku testi yapan hastanelerdeki nöroloji servisleri tarafından yapılmakta ve değerlendirilmekte, hastalığın sebebi bulunduktan sonra ilgili bölüme yönlendirilmektedir.

Uyku testi, uyku ile ilgili sorunları ortadan kaldırmak amacıyla yapılan uygulamanın adıdır. Tıp dilindeki ismi Polisomnografi olarak geçmektedir.

Yaşamımızın büyük bölümünü oluşturan uykuda yaşadığımız ya da yaşayacağımız sorunlar hayatımızı derinden etkilemektedir. Bu süreçte iyi ve rahat bir uyku dönemi yaşayamıyorsak ertesi günümüz yorgun bir şekilde geçmektedir ve bu süreçte yaptığımız hiçbir iş verimli geçmez.

Polisomnografi (uyku testi) ile uzman doktorlar bunun sebeplerini araştırır ve uykumuzdaki bozuklukların fizyolojik nedenleri üzerine araştırma yaparlar. Bu test ile birlikte birçok sorun tespit edilebilir ve çözüme kavuşturulmak için gerekli adımlar atılır.

Uyku testi ne işe yarar?

Uyku bozukluğuna bağlı olarak gelişen çeşitli rahatsızlıkların tespit edilmesi test ile mümkün hale gelir. Bu süreçte horlama, nefes tıkanması gibi sebeplere odaklanılarak kişilerin ertesi günü daha zinde geçirmeleri sağlanır. Uykuda yatağın ıslatılması, uyurgezerlik, uyku sırasında sürekli olarak kabusların görülmesi gibi etkenler de bu test sırasında araştırılır.

Test yapılırken kişiye takılan cihazlar sayesinde birçok vücut fonksiyonu takip edilir. Özellikle beyin hareketlerinin takibi ile pek çok sorun ortaya çıkartılabilir.

Uyku testi ne kadar sürer?

Uyku testi hem evde hem de ilgili laboratuvarda yapılabilir. Ancak genel olarak bu iş için özel olarak tasarlanmış laboratuvar test için en uygun ortamdır. Uyku testi için kişi bir gece bu ortamda misafir edilir ve uyuması için ortam hazırlanır.  Uygulanacak bu test bir gece sürer.

Ancak kişi uykuya dalmadan önce bir takım aletler yardımı ile bu sürecin takibi yapılır. Bunun için kişinin vücudunun belirli noktalarına takip cihazlarının bantları takılır ve gece boyunca uzman tarafından her hareket kayıt altına alınır.

EKG elektrotu ile kalp ritmi takip edilir, buruna takılan cihaz ile nefes takipleri yapılır ve durduğu yer not edilir. Parmağa takılan aygıtla kan akışı takibi yapılır. Bacaklara takılan elektrotlarla da geceleri uykuda tekme atma gibi bir sorun varsa tespit edilir.

Uyku testi sonucu ne zaman çıkar?

Uyku testi bir gece boyunca sürer ve kişinin kendisinin uyanması beklenir. Bu noktada müdahale etmeyen uzmanlar, ertesi gün çıkan sonuçlara bakar ve hastanın sorununu kendisine iletir. Bu noktada uzman doktora yönlendirilen hastamız gerekli tedavi için bilgi alır ve tedavi süreci başlar.

Uyku testinde nelere bakılır?

Uyku testinde kişinin tek bir noktasına odaklanılmaz. Bu bağlamda kişinin solunumuna, kalp ritmine, beyin hareketlerine, vücut pozisyonuna, kasların aktivitesine, her ne kadar kapalı da olsa göz hareketlerine, kanındaki oksijen düzeyine bakılır.

Genel çerçevede değerlendirilen hasta için sorun birden fazla noktadaysa tedavisi de ona göre yapılır. Uyku sorunu yaşıyorsanız ve ertesi gün uyandığınızda yorgun kalkıyorsanız mutlaka uyku testi yaptırmalısınız. Burada yaşadığını sorunlar ileride vücudunuza daha büyük zararlar verebilir.

İstanbul Bağcılar’daki hastanemizde alanında uzman doktorlar ve nöroloji ekibimiz ile hastane ortamında uyku testi imkânı sunmaktayız. Uyku apnesi, uyku testi ve uyku testi fiyatları hakkında ayrıntılı bilgiyi hastanemiz nöroloji servisinde bulabilirsiniz. Uyku testi hakkında merak ettiklerinizi telefon numaramız ve whatsapp bilgi hattımızdan bize ulaşarak sorabilirsiniz.

UYKU TESTİ
(POLİSOMNOGRAFİ)

uyku apnesi

Uyku testi (Polisomnografi) nedir?

Polisomnografi olarak da adlandırılan uyku testi, horlama ve uyku apne sendromu gibi uyku bozukluklarının kesin tanısı için kullanılan yöntemdir. Bu test, hastanın gece boyunca uyurken vücudunun muhtelif yerlerine yerleştirilen sensörler ile izlenmesi ile yapılmaktadır. Kullanılan sensörlerin hassasiyeti ve sensör sayısı ne kadar fazla olursa, hastalığın boyutları hakkında o kadar fazla bilgi edinilebilmektedir.

Uyku laboratuvarında yapılan bu test sonucunda, uyku sırasında yaşanan solunum durmalarının sayısı ve süresi, bununla birlikte ortaya çıkan oksijen azalmasının düzeyi, kalp atışında yaşanan düzensizlikler tespit edilerek, uykunun bu problemlerden ne derece etkilendiği ortaya konulur. Bu test sırasında elde edilen kapsamlı bulgular sayesinde, hastalığın şiddetinin belirlenmesi ve tedavi planlanması oldukça kolaylaşmaktadır.

Polisomnografi: Uyku Testi

Hastalara “bir gece hastanede yatmanız, uykunuzu izlememiz gerekiyor” dendiğinde %90’ı “ben uyuyamam” cevabını vermektedir. Ancak binlerce hastaya her gece yapılan uyku testi sırasında hastalar evlerinde uyuduklarına benzer bir uyku uyurlar. Hatta bazıları evlerinden bile daha rahat uyuduklarını söylerler. Test öncesinde yaşanan bu uyuyamama endişesi hastaların hekime başvurmalarını ve tedavilerini geciktirmektedir.

EEG (Elektroensefalografi) & EMG (Elektromiyografi)

EEG (Elektroensefalografi) : EEG (elektroensefalografi) beyindeki sinir hücrelerinin elektriksel faaliyetlerinin hastanın saçlı derisine yapıştırılan alıcılar (elektrotlar) aracılığı ile algılanması ve bilgisayarlar aracılığı ile voltajının yükseltilerek dalgasal titreşimler tarzında kaydedilmesi ve görünür hale getirilmesidir. Sakin uyanıklık durumunda, gevşek bir halde, gözler kapalı ve yarı oturur şekilde çekilen rutin EEG hastaya hiç bir rahatsızlık vermeyen basit bir yöntemdir ve genellikle 10-15 dakika sürer. EEG merkezi sinir sisteminin ilerleyici olan yada olmayan diğer hastalıklarında da oldukça güvenli ve bilgi verici bir araştırma yöntemidir.

EMG (Elektromiyografi) : Her ne kadar bu tetkikin adı EMG, yani elektromiyografi ise de aslında iki bölümden oluşmaktadır: 1. Elektronörografi (ENG), 2. Elektromiyografi (EMG). Bu nedenle her iki aşamayı da kapsayabilmesi amacı ile söz konusu laboratuvar yöntemine (ENMG) (elektronöromiyografi ) demek daha doğru olacaktır. Amaç belli sinirlerin belli noktalardan geçmesi esas alınarak, özel bölgelere düşük voltajlı elektriksel uyaran verilerek, sinir lifinin türüne göre motor yâda duyusal elektriksel yanıtlar elde etmek ve bunları kayıtlamak esasına dayanır. İkinci bölümde amaçlanan ise belli çizgili kaslara özel elektrotlar uygulanarak, hem o kasın hem de o kasa gelen sinirin ve bu sinirle söz konusu kas lifleri arasındaki bileşke bölgelerinin işleyişi ve bu işleyişin normalde sapmaları hakkında bilgi sahibi olmaktır.  Yöntem hastaların özelliklerine göre 20 ile 30 dakika arasında bir süre alır.

Uyku apne sendromunun bulguları şunlardır;
– Geceleri yan odalardan duyulacak kadar şiddetli horlamak
– Horlamanın soluk durmaları ile kesilmesi
– Geceleri göğüs, baş veya boyun bölgesinde terleme
– Geceleri sık sık tuvalet ihtiyacı
– Sabah yorgun olarak kalkmak
– Gündüz uykulu ve halsiz hissetmek
– Akşamları sosyal hayattan uzaklaşmak
– Sabahları ağız kuruluğu
– Kilo verememek
– Tansiyon yükselmesi,
– Unutkan ve sinirli ruh hali

Solunum düzensizliklerinin olmadığı kesintisiz ve düzenli horlamanın, uykuyu bölmüyorsa hastaya zarar vermediği düşünülmektedir. Bu tür horlama özellikle hastayla aynı odayı ve evi paylaşanları rahatsız etmektedir. Bazen horlama düzensiz, yer yer solunum bozuklukları ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Hasta bu durumda soluk alıp vermek için oldukça fazla efor harcar. Solunum düzensizlikleri hastanın yer yer uyanmasına da sebep olarak uyku kalitesini büyük oranda bozar. Hasta bazen solunum güçlüğü çektiği için uyandığını fark edemeyerek, geceleri sık sık uykusunun bölündüğü şikayetiyle hekime başvurmaktadır. Bazı durumlarda ise bu uyanıklıklar 5-10 saniye sürmekte ve hasta tarafından farkedilmemektedir. Bu kez de hasta yorgunluk ve gündüz uykululuk şikayetiyle hekime başvurmaktadır.

Horlamanın en çok üzerinde durulması gereken ve en tehlikeli hali, sessizlik dönemleriyle, yani solunum durmalarıyla kesintiye uğrayan şiddetli horlamalardır. Solunum durmaları veya azalmaları ( apne veya hipoapne ) uyku sırasında yüzlerce defa tekrarlayabilmektedir. Bunların çok azı hasta veya yakınları tarafından farkedilmektedir. Solunum durmalarıyla birlikte seyreden horlamanın olduğu klinik duruma obstrüktif uyku-apne sendromu denir. Hasta her solunum durmasından sonra uyanmakta, solunum durmasını ancak uyanarak sonlandırabilmektedir. Bu kısa süreli ve sık uyanmalar sonucunda uykunun dinlendirici evresine erişilememekte ve öylece hasta farkında olmadan kalitesiz, yüzeysel ve kısa süreli uyanıklıklarla bölünen bir uyku uyumaktadır. Bu solunum durmalarının sayısı ve süresi hastalığın şiddetine göre değişkenlik gösterir. Solunum durmaları 10 saniyeden 1-2 dakikaya kadar sürebilmektedir. Sayıları ise gecede 15-20’den 400-500’e kadar değişmektedir. Saatte 60-70 defa tekrarlayan ve 15-20 saniyeye kadar solunumun durduğu durumlarda hastalığın ciddi olarak ilerlediği düşünülmelidir.

Solunum durması sebebiyle %95 olan oksijen oranı %50’ye kadar düşebilir. Bozulan solunum düzeni kalp ritmine de yansır ve kalp atımında düzensizlikler izlenmeye başlar. İlerleyen yaşlarda bu durum oldukça tehlikeli bir sonuç olan ani kalp durmalarına yol açabilir. Uykuda ani ölümler görülebilir. Hastalar genelde gece boyunca sık sık idrara çıkma ihtiyacı hisseder. Gece boyunca soluk alıp vermek için efor harcayan hasta aşırı terler ve yorulur, bu nedenle kalktığında kendini yorgun ve uykulu hisseder. Bu hastaların çoğu gündüz fırsat buldukça uyumak ister. Gün boyu devam eden uykululuk hali verimliliğin düşmesine, gergin ve sıkıntılı bir ruh haline bürünmelerine yol açar. Uykululuk durumunun yaygın olarak trafik kazalarına neden olduğu da yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Uzun dönemde obstrüktif uyku-apne sendromu, yüksek tansiyon, kalp krizi ve beyin damar tıkanıklıkları sonucu felçler gibi ciddi sorunlara yol açabilmektedir. Bu nedenle uyku apne sendromu belirtileri gösterenler mutlaka bir hekime başvurarak bir gece uyku laboratuvarında incelenmelidir. Uyku laboratuvarında yapılacak inceleme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yapılan tedaviler çok daha yüz güldürücü olacaktır.

Obstrüktif uyku-apne sendromunda komplikasyonları iki grupta toplamak mümkündür.

Gündüz uykululuğa bağlı komplikasyonlar :

Uyku apnesi hastalarının bir kısmı gündüz uykulu olduklarını kabul etmese de yapılan araştırmalar, bu hastalığa sahip kişilerin belli düzeylerde uykululuk hali yaşadığını ortaya koymaktadır. Gündüz yaşanan uykululuk durumu, hastaların verimlerinin azalmasına, sosyal yaşantılarından ve aile hayatından uzaklaşarak sürekli uyuma isteği oluşmasına, işlerinde aksamalara ve iş kazalarına sebep olmaktadır.

Uyku apneli hastaların trafik kazası yapma oranları konusunda çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Yapılan bütün araştırmalar trafik kazalarının ortalama olarak üçte birinin uyku apnesi olan hastalar tarafından yapıldığını ortaya koymuştur. Hastalar araba kullanırken uykularının gelmediğini söylese de, EEG kayıtları yapılarak ve göz kırpma sayılarına bakılarak, hastaların araba kullanırken 5-10 saniyelik göz dalmaları yaşadığı ve bu durumun hasta tarafından farkedilmediği görülmüştür. Uykululuk halinin dışında yaşanan bu dikkat dağınıklığı dahi trafik kazaları için yeterli olmaktadır.

Oksijen eksikliğine bağlı komplikasyonlar :
Uyku bozukluğu olan hastaların gece boyunca 400-500 defaya varan solunum durmaları yaşadığı görülmektedir. Gece boyunca yaşanan bu oksijen yetersizliği, kişinin kalp ve damar sistemine aşırı yük binmesine sebep olmakta, bu durum hastaların yarıya yakınında kalp büyümesini ve hipertansiyonu tetiklemektedir. Hipertansiyon hastalığı bu hastalarda %50’ye varan oranlarda görülebilmektedir. Akciğer damarlarında da aşırı yüklenme yaşandığı için akciğer problemleri de bu hastaların %20’sinde görülebilmektedir.

Kalp ritmi incelenen hastalarda uyku sırasında oluşan bradikardiyi uyanıklık sırasında da taşikardi izlemektedir. Bradi-taşi-aritmi adı verilen ritim bozukluğuna bazen başka hastalıklar da eklenebilmektedir. Kalp ritmindeki bu bozulmalar bazen hastanın uykuda hayatını kaybetmesine dahi sebep olabilmektedir.

Uyku apnesi tedavisi yapılırken hastalığın sebepleri, şiddeti, belirtileri, hastanın fiziksel ve ruhsal durumu göz önüne alınmalıdır. Tedavi seçeneklerinden hiç biri uygulaması kolay yöntemler olarak görülmese de hastalar zamanlar en azından seçeneklerden birine uyum sağlamaktadır.
Uykuda solunum bozukluklarının şimdiye kadar uygulanan en etkili tedavisi hastalığın belirtilerine karşı %100 etki eden burun yolu ile devamlı pozitif basınçlı hava vermeye yarayan bir alettir. CPAP (Continious Positive Air Pressure) adı verilen bu cihaz 1990’lı yıllardan itibaren uyku apnesi tedavisinde başarıyla kullanılmaktadır. Diğer tedavi yöntemleri de bazı hastalarda başarılı olmakla birlikte, hastalığın tekrarlama riski ve komplikasyonların devam etmesi göz önüne alındığında çok tercih edilmemektedir.

Hastalar uyku merkezine gelirken otele gider gibi hazırlanır. Normal uyku saatlerinden birkaç saat önce, tuvalet malzemelerini de alarak uyku merkezine gelirler. Hastanın ortama alışması ve parametreleri kayıt altına alacak olan elektrodların yapıştırılması için bu süre gereklidir. Hastaların özellikle yalnız olması ve yakınlarının ona eşlik etmemesi istenir. Hasta böylece teknisyenle başbaşa kalıp teste hazırlanır. Daha sonra uyumak istediğinde, çok erken bir saatte olmamak üzere, yatağına yatırılır ve uyuyabileceği söylenir. Bu sürede ortama alışan hasta kolaylıkla uyur. Teknisyenler, başka bir odadan hastayı izlemeye devam ederler. Hastanın ihtiyacı olduğunda kalkması ve problemlerinin giderilmesi için hastaya yardımcı olurlar.
Gece boyunca izlendiğini bildiği için ve vücuduna takılı kablolar nedeniyle hastalar nispeten sık sık uyanabilmektedirler. Ancak en olumsuz tablolarda dahi hastanın uyku verimliliği hakkında yeterli bilgi toplanmış olur. Hastalara sabah kayıtlar izletildiğinde kendileri de nasıl bu kadar uzun süre uyuduklarına şaşırırlar.
Polisomnografinin deneyimli bir hekim tarafından değerlendirilmesi ve raporlanması yaklaşık olarak 1-2 saat sürmektedir. Daha sonrasında hekim belirtilerden emin olarak tedavi yolunu rahatlıkla çizebilir.
Sonuç olarak polisomnografi, başta çekinerek kabul edilen bir test olsa da, sonuçlarıyla hastayı şaşırtan ve hekime oldukça fazla veri sağlayan, yaptıran için basit değerlendiren için zahmetli bir testtir.

MERKEZİMİZDEN FOTOĞRAFLAR

UYKU LABORATUVARI HAKKINDA DETAYLI BİLGİ ALMAK İÇİN BİLGİLERİNİZİ BIRAKIN, BİZ SİZİ ARAYALIM !

    * Verdiğiniz kişisel veri ve iletişim bilgileriniz, Kaş Sağlık Hizmet ve Ürünleri Kimya San. Tic. Ltd. Şti (Kaş Tıp Merkezi) tarafından Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında kayıt altına alınır, işlenir ve muhafaza edilir. Detaylı bilgi için kişisel verilerin korunması ve işlenmesi politikamızı* ve aydınlatma metnini* okuyabilirsiniz.