Damar yatağı içinde dolaşan kanın, kalbin atışları ile damar duvarına yaptığı basınca tansiyon adını veriyoruz.Yürüdüğünüz hayat yolunda; bizleri iki ayağımızın üzerinde diri ve dingin tutan basıncın normal değerleri ise; sistolik basınç dediğimiz büyük tansiyon 115-120(11,5-12) mmHg küçük tansiyon dediğimiz diastolik basınç değeri ise 75-80(7,5-8) mm Hgdır. Kan basıncı bu değerlerin üzerine çıkmaya başlayınca, kalp-damar sisteminde yapabileceği hasar riski de artmaya başlıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, Dünya’daki her 8 ölümden birinin sorumlusu hipertansiyon olup, en öldürücü üçüncü hastalık olarak yaşamı tehdit etmektedir. Bu nedenle hipertansiyon hastanın ensesinde dolaşan sessiz bir katil adı verilmektedir.
Ülkemizde hipertansiyonla ilgili yapılan çalışmalarda, Türkiye’de yetişkinler arasında hipertansiyon hastalığının yaygınlığı %33,7- 41,7 arasında değişmektedir. Yetişkin insanlarımızda her 10 kişiden 3 veya 4 ünde bu hastalık görülmektedir.
Eğer kan basıncı değerleriniz; sistolik dediğimiz büyük tansiyon değeri 140 mmHg, diastolik dediğimiz küçük tansiyon değeri 90 mmHg üzerine çıkmışsa hemen doktorunuza başvurunuz.
Büyük tansiyon değeriniz 120-139 mmHg, küçük tansiyon değeriniz 80-89 mmHg olması durumunda ise sınırda hipertansiyon olarak kabul edilmekte olup bu durumda tansiyon değerlerinizin kontrol altına alınması için doktorunuza başvurunuz.
Hipertansiyon Belirtileri Nelerdir?
Hastalık; yorgunluk, baş ağrısı, burun kanaması, başta bir dalgınlık hissiyle birlikte baş dönmesi, kulak çınlaması, sersemlik, yürüme ve merdiven çıkmakta zorlanma, çarpıntı, sık idrara çıkma ve bacaklarda ödem(şişlik) ile ortaya çıkabilir.
Kalp-damar hastalıkları; yürüdüğümüz hayat yolunda kesintisiz bir süreç olarak kabul edildiğinde, hipertansiyon hastalığı tek başına değil diğer risk faktörleri ile birlikte değerlendirmek gerekir. Bunlar arasında kan şekeri düzeyinin yüksek olması ile seyreden Diabetes Mellitus; obezite (aşırı kilo), aşırı tuz tüketimi, sigara-alkol kullanımı, düzenli spor yapılmaması ve her gün alışılagelmiş bir yaşamın omuzlarımıza yüklediği aşırı yük sonucu ortaya çıkan stresi sayabiliriz.
Sinsi bir hastalık olan hipertansiyon dikkat edilmediğinde çeşitli komplikasyonlara yol açar. Bunlar arasında; felç (inme-stroke), kalp krizi (miyokard enfarktüsü), karın ve bacak damarlarında tıkanmalar ve diyalizle sonuçlanan böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir.
Hipertansiyon Hastalığının Tedavisi
Öncelikle yaşam tarzında değişiklik yapılması gerekmektedir.
Fazla kilolarınız varsa, doktor ve diyetisyen eşliğinde vücut kitle indeksinizi (VKİ) 25 kg/ m2 nin altına indirmeniz gerekmektedir. VKİ= Vücut Ağırlığı(kg)/ Boyun metrekaresi cinsinden hesaplanır.
Günde en az 5000-10.000 adım arasında yürüyerek bedeninizi paslanmaktan ve yağlanmaktan korumalısınız. Unutmayınız ki bedeniniz 206 kemik, 250 hareketli ve yarı hareketli eklem ve 650 kas grubundan oluşmaktadır. Kaslarınızın yüzde 80’i ise göbek çizginizin altında bulunmaktadır. Yani bedenimiz yürüme üzerine programlanmıştır. Ne kadar çok adım, o kadar çok sağlıklı hayatım diyebilmeniz için hemen yürümeye başlayın.
Tuz tüketimizi azaltmanız gerekir. Bir insanın günlük tuz ihtiyacı yaklaşık 5 gr’dır. Türkiye de ise bu değer 18-20 gr’a kadar çıkabilmektedir. Ne kadar az tuz tüketirseniz sevdiklerinizle çok daha fazla zamanı birlikte paylaşabilirsiniz.
Ayrıca sigara ve alkolden mümkün olduğunca uzak kalmanız da tansiyon değerlerinizin normal değerlere gelmesine yardımcı olabilir. Stresi sürekli kılan kentsel yaşamın labirentlerinde stresimizi iyi yönetecek ve çevremizdeki insanlara övgüde cömert, eleştiride cimri olurken hoşgörülü bir davranış sergilemeliyiz.
Hipertansiyon hastalığı, vasküler yatak denilen damar sisteminin en büyük düşmanlarından biridir.