Gebelik Takip Rehberi ve Sağlıklı Gebelik
Gebelik, kadının son adetinin ilk gününden itibaren, 280 (± 15) gün veya 40 (± 2) haftalık bir süreçtir. Hamilelik sürecinde vücudun tamamını etkileyen belirgin değişiklikler meydana gelmektedir. Gebelik sürecinde düzenli olarak yapılan kontroller, annenin mevcut hastalıklarının saptanabilmesi, gebeliğe bağlı oluşabilecek sorunların erken dönemde tespit edilip gerekli önlemlerin alınabilmesi, bebeğin sağlığının takip edilerek doğabilecek yapısal bozuklukların erken gebelikte tespit edilebilmesi ve doğumun en doğru zamanda ve en doğru koşullarda yapılabilmesi için kritik önem taşımaktadır.
Bu nedenle gebelik sürecinde anne ve bebeğin düzenli takibi sağlıklı bir gebelik ve doğum için vazgeçilmezdir.
Gebelik üç dönemde incelenir ve bu dönemlerin her birine trimester adı verilir. Birinci trimester ilk 12 haftayı, ikinci trimester 13-27. haftaları ve üçüncü trimester 28-40. haftaları içerir. Her üç aylık dönemin (trimesterin) farklı özellikleri ve dikkat edilmesi gereken farklı noktaları vardır.
Gebelikte bilgilendirme :
Gebelik takibi ve tarama programları gebelikte ortaya çıkabilecek normal dışı durumların tedavi ve takip süreçleri hakkında anne-baba adaylarını bilgilendirmeyi amaçlamaktadır. Gebelik öncesinde danışma ve gebelik süresince düzenli aralıklarla yapılacak kontroller gebelikte gelişebilecek sorunların daha erken dönemde tanınmasına ve ağır sonuçlara neden olmadan tedavi olmasına olanak sağlar.
Tüm çabalara rağmen gebeliğin her döneminde anne ve bebeğin hayatını tehlikeye atan, öngörülemeyen veya tedavi ile tamamen düzeltilmesi mümkün olmayan durumlar olabilir. Örneğin: Down sendromu, bebeğin genetik veya yapısal bozuklukları, pre-eklampsi (gebeliğin zehirlenmesi), plasentanın (yani bebeğin eşinin) rahim duvarına yapışık olması (plasenta akreata) veya aşağı yerleşimli olması (plasenta previa), dekolman (plasentanın erken ayrılması), annenin damarlarında pıhtı oluşması (tromboemboli), amnion sıvı embolisi (amnion sıvısının annenin kan dolaşımına geçmesi) vs.
Gebelik Öncesi Yapılması Gerekenler :
Eğer annenin işi, kimyasal maddeler, radyasyon, kurşun ya da narkoz ilaçlarına maruz kalmasına neden oluyorsa bu durum gebeliği riske sokabilir. Bu gibi durumlarda, iş değişikliği veya aynı işyerinde farklı bir konumda çalışma planlanmalıdır.
Sigara veya alkol kullanıyorsa bırakmalıdır.
Ailenin ilk çocuklarında veya anne-baba adayının ailesinde, kalıtsal bir hastalık ya da tanısı konulmamış bir hastalık varsa bu ayrıntılı olarak sorgulanmalıdır.
Önceki gebeliklerde olağan dışı durumlar, erken kayıplar, gebelik diyabeti veya gebelik esnasında yüksek tansiyon gelişmesi sorgulanmalıdır.
Kızamıkçık geçirmemiş veya aşısı olmamış ise anne adayı gebelik öncesinde aşılanmalıdır.
Toksoplazma enfeksiyonu geçirip geçirmediği sorgulanmalıdır.
Bilinen kronik bir hastalığı var ise (epilepsi, şeker, kalp, hipertansiyon, guatr vs.) takip eden doktor ile görüşülüp gebelik öncesinde tedavi değişikliği gerekiyorsa yapılmalıdır.
Vajinal veya servikal enfeksiyon var ise tedavi edilmeli, Papp smear (rahim ağzı kanser tarama testi) alınmalıdır.
Kilonun boy ile orantısı (VKİ=vücut kitle indeksi) gözden geçirilmelidir, obezite var ise doktor ve diyetisyen kontrolünde sağlıklı kilo kaybı sağlanmalıdır. Beslenme ile ilgili özellikler gözden geçirilmelidir, birey ve gebelik için uygun beslenme alışkanlıkları geliştirilmelidir.
Diş sağlığı ile ilgili değerlendirme yapılmalıdır.
Folik asit alımının yeterli olup olmadığı sorgulanmalıdır ve folik asit desteğine başlanmalıdır.
Kadın Genital Organlarının Yapısı :
Uterus (rahim) kadın genital sisteminin ana organıdır. Alt ucundaki serviks isimli parçası ile vajinaya, üst kısmından Fallop tüpleri adını verdiğimiz 2 borucuk ile karın boşluğuna açılır. Uterusun ana görevi, tüplerde döllenmiş olan yumurtayı kabul edip, onun endometrium denilen bol damarlı rahim iç duvarı içinde tutunup büyümesini sağlamaktır. Burada yeterli beslenme kaynaklarına ulaşan döllenmiş yumurta fetüse dönüşür ve doğuma kadar burada büyür. Gebelikte rahim büyüdükçe karına doğru genişler; doğumda yaklaşık ağırlığı bir kilogramdır.
Gebeliğin Belirtileri :
Gebeliğin ilk belirtisi adet gecikmesidir.
Meydana gelen hormonal değişiklikler meme bezlerinde gelişmeye ve bu da memelerde dolgunluk ve hassasiyete neden olur.
Yaklaşık gebeliğin 6. haftasında itibaren kokulara aşırı duyarlılık ve özellikle sabahları ağırlaşan bulantı ve kusma görülebilir. Bu durum genellikle 3. aydan sonra kendiliğinden gerilese de nadiren bütün gebelik süresince de devam edebilir.
Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, kendini iyi hissetmeme ve sürekli uyuma isteği gebeliğin erken döneminin en belirgin şikayetleridir.
Genellikle vücut ısısındaki artış ile sıcağa tahammül etmek zorlaşır.
Ağızda metalik tat hissedilir, tükürük salgısı artar.
Gebeliğin ilk aylarında hormonlardaki değişikliklere bağlı olarak ve son üç ayda da büyüyen rahmin mesaneye baskısı nedeniyle günlük idrara çıkış sayısı artar.
Bağırsak hareketlerindeki yavaşlamaya bağlı olarak kabızlık sık görülen bir durumdur.
İlk gebeliklerde beşinci aydan sonra, sonraki gebeliklerde daha erken-dördüncü aydan itibaren- bebek hareketleri hissedilir.
Gebelikte Risk Faktörleri :
Annenin 18 yaşından küçük veya 38 yaşından büyük olması.
Gebeliğe aşırı kilo ile başlanması (vücut kitle indeksinin 30’un üzerinde olması).
Önceden geçirilişmiş olan jinekolojik hastalıklar, ameliyatlar, mükerrer sezaryenler.
Anne adayının kullandığı ilaçlar.
Doğum sayısının 4’den fazla olması.
Anne adayının başka sistemik bir hastalığının olması (hipertansiyon, diyabet, kalp ve böbrek hastalıkları…).
Daha önceki gebeliklerinde erken doğum, gebelik zehirlenmesi (pre-eklampsi, eklampsi), bebekte gelişme geriliği, ölü doğum, ardı ardına 2 veya üstü düşük yapmış olmak gibi durumlar.
Kan uyuşmazlığı: annenin Rh negatif (-), babanın Rh pozitif (+) olması.
Akraba evlilikleri
Gebeliğin Takibi :
Gebelik yaşı, son adetin başladığı ilk günden hesaplanır.
Gebelik takibi, 32. haftaya kadar ayda bir, 32-36. haftalar arası iki haftada bir ve 36. haftadan sonra -doğuma yaklaştıkça- haftada bir olacak şekilde yapılır. Ayrıca normalin dışında belirtiler olduğunda ek muayeneler yapılır. Her muayenede kilo ve tansiyon takibi yapılır.Gebelik süresince anne adayının 10 ila 12 kilo arası kilo alması idealdir: bu alımın 8 kilodan az veya 15 kilodan fazla olması beraberinde problemleri getirecektir.
Gebelikte Ultrasonografi :
Ultrasonografi, bebeğin durumu, gelişmesi ve yapısını gösteren önemli bir tanı aracıdır. Büyük fetal anormalliklerin pek çoğu ultrasonografi ile gösterilebilir, ancak bebeğin yapısını çok bozmayan küçük fetal anormallikler görülemeyebilir ve ancak doğumdan sonra saptanabilir. Bunun en güzel örneği Down sendromudur. Ayrıca pek çok genetik ve gelişimsel bozukluklara bağlı hastalığın tanısı ultrason ile konulamaz. Bazı hastalıklar ise gebeliğin ilerleyen haftalarında fetüsün ilgili organın büyümesi ve fonksiyonu yerine getirememesi sonucunda ortaya çıkabilir ve önceki ultrasonlarda bu nedenle bir sorun saptanamamış olabilir. Yapılan ultrasonografinin bebekteki anormallikleri tespit olasılığı, annenin karın duvarının kalınlığına, annenin kilosuna, bebeğin pozisyonu ve amnion sıvısının miktarına ve ultrasonun teknik özelliklerine göre değişir.
Gebelikte İlk Muayene :
Adet gecikmesi olan bir hastada gebelik testi (idrarda veya kanda) pozitif ise kesin tanısı ve normal olup olmadığı ultrasonografi ile değerlendirilmelidir. Vajinal ultrasonografi, 5. haftadan itibaren uterusun içinde gebelik kesesini ve 6. ila 7. haftadan itibaren fetus ve kalp atımını gösterir. Ayrıca normal dışı durumlar (boş gebelik, dış gebelik, üzüm gebeliği, çoğul gebelik vs.) var ise tespit edilir. Vajinal ultrasonografinin, ne anne ne bebek açışından herhangi bir sakıncası yoktur, ağrısız bir işlemdir ve pelvik ultrasonografiye göre daha net ve detaylı bir görüntü elde edilir.
Gebenin önceden mevcut olabilecek sağlık sorunları ile ilgili hikayesi kaydedilir. Önceki gebelikleri ile ilgili bilgiler alınır. Ailedeki kalıtsal hastalıklar, kronik hastalıklar, sigara, alkol ve ilaç alımı sorgulanır.
Kan sayımı, kan grubu, idrar tetkiki, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, hepatit B ve C antijenleri, kızamıkçık ve toksoplazma antijenleri ve tiroit hormonu bakılır. Gebelik açısında risk yaratacak durumlar belirlenir ve mümkün olanların önlemi alınır. Kan uyuşmazlığı var ise İndirekt Coombs tetkiki yapılır.
Yapılması Önerilen Tetkikler :
12-14. gebelik haftaları arasında ultrason ile bebeğin ense kalınlığı (saydamlığı) (NT) ölçülmesi, Down sendromu, genetik hastalıklar ve bazı kalp hastalıkları açısından bilgi verir. Ense kalınlığı ölçümüne ek olarak anne kanından Hcg ve PAPP-A düzeyleri bakılarak ikili down sendromu tarama testi yapılır. Güvenilirliği yüksek bir testtir.
16-18. haftalar arasında, eğer ikili test yapılamamış ise, güvenilirliği daha düşük olmakla birlikte yine de yeterli ve gerekli olan, üçlü veya dörtlü down sendromu tarama testleri yapılır. İkili tarama testi yapılmış ise üçlü veya dörtlü tarama testlerini yapmaya gerek yoktur; ancak üçlü –dörtlü testlerin bir parçası olan AFP MoM bakılır: fetüsün omurlarının açık kalma durumu olan, spina bifida (nöral tüp defekti) adı verilen ciddi bir hastalığın taramasıdır.
Eğer ikili-üçlü-dörtlü Down sendromu tarama testlerinde bir problem çıkmış ise, (ki bu testler tarama testleridir) daha ileri tetkiklere ihtiyaç duyulur ve bir perinatoloji uzmanına (riskli gebelik uzmanı) yönlendirilir. Kesin tanı için birkaç yöntem vardır: Erken dönemde (12-14. haftaya kadar) bebeğin eşinden örnek alınabilir, buna koryon villüs örneklemesi denir. İlerleyen haftalarda, bebeğin içerisinde bulunduğu amnion sıvısından ince bir iğne vasıtası ile örnek alınır, buna amniyosentez denir. Bir diğer yöntem de son yıllarda gelişen teknoloji ile mümkün olan anne kanında fetal DNA saptanmasıdır. Tüm bu yöntemlerin amacı fetüsün kromozomlarının sayısını öğrenmek ve analizini yapabilmektir ki bu kesin tanıya imkan sağlar.
19-24. haftalar arasında bebeğin bütün organlarını ve uzuvlarını incelemek için ve bir problem var ise erken zamanda bilgilenip, mümkün ise önlem alabilmek için, 2. düzey adı verilen detaylı tarama ultrasonu yapılır. Bu ultrasonun imkan varsa bu konuda eğitim almış bir perinataloji uzmanı veya radyoloji uzmanı tarafından yapılması tercih edilir.
24-28. haftalar arasında 50 gram veya 75 gram oral glukoz tarama testi adı verilen (OGTT) şeker yükleme testi yapılmalıdır. Ne gebe ne de bebek için herhangi bir zararı yoktur. Bu test değerlerinden herhangi birinin yüksekliğinde, gebelik diyabeti tanısı konur.
24. haftadan sonra, kan uyuşmazlığı var ise İndirekt Coombs tetkiki tekrarlanır. Yine bu haftada tetanos aşısı tekrarı yapılır.
28. haftadan sonra, aylık muayeneler yapılır: Ultrason ile bebeğin büyüme ve gelişimi takip edilir; bebeğin eşi ve bebeğin içinde bulunduğu amnion sıvısının miktarı değerlendirilir. Her aylık muayenede tam kan sayımı, idrar tahlili yapılır; kilo ve tansiyon bakılır. Muayenede şüphelenilen bir durum söz konusu ise ek tetkikler istenebilir.
32. Haftadan sonraki muayenelerde gerekli görülürse, 35. Haftadan sonra ise her muayenede NST (non-stres test) ve kontraksiyon takibi (rahimin kasılmalarının varlığının takibi) yapılır: bu test bebeğin kalp hareketlerinin değişkenliğinin izlendiği ve rahim kasılmalarının izlendiği bir tetkiktir. Aynı zamanda, ultrasonda bebeğin hareketleri, solunum hareketleri, duruşu (yani tonusu) ve amnion sıvı miktarının değerlendirilmesi de yapılır ve buna bebeğin iyilik halinin değerlendirilmesi denir.
Bebek ve Anne Adayındaki Değişimler :
5-6. haftalar: Bebek bu aşamada bir elma çekirdeği büyüklüğündedir. Sıvı dolu bir kesenin içinde yüzer. 6. Hafta civarında kalp atımları ultrasonda tespit edilebilir. Gerçekte fetüsün kalbi yaklaşık 26. Günden itibaren atmaya başlar; erken dönemlerde renkli ultrason ile tespit edilebilir. Anne adayı bulantı, yorgunluk, devamlı uyuma isteği, sık idrara çıkma, duygusal dalgalanma gibi şikayetler ile doktora başvurabilir.
7. Hafta: Bebek küçük bir üzüm tanesi büyüklüğündedir ve organların çok hızlı oluştuğu ve geliştiği bir dönemdir. Fetüsün kalp atımı ultrasonda bu haftada artık net olarak görülmelidir.
8. Hafta: Bebek küçük bir çilek büyüklüğüne ulaşır, yaklaşık 2 gram ağırlığındadır. Bebeğin omuriliğinin yerleştiği kemik kanal (yani nöral tüp) yaklaşık bu haftada tamamlanmıştır. Bebeğin yerleştiği rahim iç tabakasının gelişimi ve idamesinden sorumlu olan hormonun üretim işlevi yumurtalık dokusundan plasenta adı verilen yapıya devredilir: bu nedenle anne adayının az miktarda vajinal kanaması olabilir: halk arasında üste görme kanaması adı verilen kanamadır.
9-12. haftalar: Bu haftalarda bebeğin başı, vücudu, kolları ve bacakları çok net ayırt edilmeye başlar. 12. haftada fetüsün boyu yaklaşık 6,5 cm ve ağırlığı yaklaşık 18 gramdır.
12-14. haftalar: Ultrason ile bebeğin ense kalınlığı-saydamlığı (NT) ölçülür. Bu ölçüm bize down sendromu, genetik hastalıklar ve bazı kalp hastalıkları açısından bilgi verir.
16. hafta: Anne adayı, gebeliğin ikinci trimesterine (üç aylık dönemine) girmiştir. Artık kendini daha iyi hissetmeye başlar. Cildinde, özellikle meme ucu ve çevresinde koyulaşma başlar. Karın artık belirginleşmeye başlar. Bu üç aylık dönemde anne adayı 5 ila 7 kilo almalıdır. Bebeğin boyu yaklaşık 16 cm ve ağırlığı yaklaşık 140 gramdır.
16-19. haftalar: Bu haftalar anomalilerin saptanması için en kritik dönemdir. Üçlü veya dörtlü testin yapıldığı hafta aralığıdır.
19-24. haftalar: Annenin karnı artık iyice belirginleşmeye başlar. Bebeğin hareketlerini hissedilmeye başlanır. Bebek büyüdükçe annenin iştahı artar. Memeler iyice büyümüş ve dolgunlaşmıştır. Meme uçlarından bir miktar süt gelebilir. Diş etlerinde kanamalar olabilir. Bebeğin boyu yaklaşık 15 cm ve ağırlığı yaklaşık 350 gramdır. Bebeğin organlarının oluşumu tamamlanıp belli boyutlara ulaştığı bu haftalarda 2. düzey detaylı tarama ultrasonu ile fetal anormalliklerin yakalanma olasılığı artar.
24. hafta: Bu dönemden itibaren tansiyon ve kilonun takibi daha fazla önem taşır. Şeker metabolizmasının bozulması, gebelikte sık rastlanan bir durumdur ve genellikle bu haftadan sonra ortaya çıkar. Bu haftadan itibaren şeker yükleme testi yapılır ve gebelik şekeri varsa önlemleri alınır. Bu dönemde anne adayı sıcağa daha duyarlı hale gelir, normal bir insana göre daha fazla su kaybeder, bu nedenle daha fazla sıvı almaya gayret etmelidir.
24-28. haftalar: Bebek bu haftalarda görmeye, gözlerini açıp kapamaya başlar. Sesleri duyabilir, yüksek sese tepki verebilir. Kaşlarını çatar, ağzını açıp kapatabilir. Tekmelemeye başlar. Düzensiz uyku periyodları yaşar. Başparmağını emer, kendisini çevreleyen amnion sıvısını yutar. Solunum hareketleri yapmaya başlar. Tat duygusu bu dönemde gelişir. 7. Aydan itibaren kişiliğinin geliştiği düşünülmektedir.
28. hafta: Anne adayının fazla kiloları kalça ve uyluklarda belirginleşmeye başlar. Rahim büyüdükçe baskı nedeniyle mide yanması, sindirim güçlüğü ve kramplar başlar. Karın cildinde pembe-mor çatlaklar başlar. Yalancı doğum ağrıları denilen, kısa süreli ve düzensiz kasılmalar olabilir, ancak bunlar genellikle ağrı oluşturmazlar. 28. haftaya kadar anne adayı yaklaşık 7-8 kilo almalıdır, bundan sonra da 3-4 kilo daha alabilir. Gebelik süresince alınabilecek ideal ağırlık aralığı, 8 ila 12 kilodur. Bebeğin boyu yaklaşık 25 cm ve ağırlığı yaklaşık 900 gramdır.
32. hafta: Bu dönemde bebek tümüyle orantılı bir vücuda sahiptir. Erken doğum olsa da, yoğun bakım şartlarında ve gerekli önlemler ile bebekler yaşatılabilmektedir. Bebek büyüdükçe, anne adayının iç organlarına baskı yaparak solunum güçlüğü veya sık idrara çıkma gibi yakınmalara neden olabilir. Annenin uykuları bozulabilir, eskisi kadar rahat uyuyamayabilir. Leğen kemiği çevresindeki eklemlerin doğuma hazırlık amacıyla genişlemesi nedeniyle, karın ve bacaklarda rahatsızlık veya ağrı hissedilebilir. Bu haftada bebeğin boyu yaklaşık 40 cm ve ağırlığı ise 1600 gramdır. Annenin kilo alımı yavaşlamıştır.
36. hafta: Artık bebek gelişimini neredeyse tamamlamıştır, erken doğarsa tıbbi desteksiz yaşayabilir. Bebeğin başı leğen kemiği içine girmeye başlar, karın içinde eskisi kadar hareket edemez ama tekmeler artar. Bebeğin boyu yaklaşık 46 cm ve ağırlığı ise 2500 gramdır. Annenin ayak bileğinde şişmeler ve varislerde belirginleşme olur. Bu dönemde, doğuma kadar kontroller haftada bir olur.
40. hafta: Beklenen doğum haftasıdır, ancak bu tarihten 2 hafta önce veya 2 hafta sonra doğum gerçekleşebilir. Düzensiz ve seyrek yalancı doğum sancıları olabilir. Bebeğin hareketleri önceki döneme göre azalmıştır; ancak bir gün süresince 10 ila 12 defadan az hareket etmesi bebeğin içeride sıkıntıda olabileceğini gösterir ve böyle bir durumda doktora kontrolden önce gidilmesi gerekir.
Doğumun başlaması: Gerçek doğum ağrıları, düzenli aralıklarla gelen, belden başlayıp kasıklara ve tüm karına yayılan ve karında sertleşmeye neden olan ağrılardır. Öncesinde, halk arasında nişan adı verilen kanlı ve sümüksü bir vajinal akıntı gelebilir. Ağrılar başladıktan sonra, hatta bazen başlamadan, bebeğin içinde bulunduğu amnion sıvış boşalabilir: Suyun gelmesi de doğumun başladığının bir ifadesidir. Doğum, 41. Hafta dolmasına rağmen kendiliğinden başlamadı ise, doktor tarafından başlatılır.
Ne Zaman Doktora Başvurulmalı?
Yoğun vajinal akıntı veya idrar yaparken yanma hissi
Ateş yükselmesi
Şiddetli karın veya kasık ağrısı
Vajinal kanama
Bebek hareketlerinin azalması veya hissedilmemesi
Suyun gelmesi
Belirli aralıklarla gelen ritmik kasılmaların (ağrı) hissedilmesi
Yaygın vücut ödemi (şişlik), görme bozuklukları, şiddetli mide ağrısı veya baş ağrısı
Beklenen tarih geçmesine rağmen doğum ağrılarının başlamaması
Gebelikte Sık Görülen Sorunlar :
Memelerde büyüme ve gerilme hissi: Hormonal değişikliklere bağlı olarak memelere kan akımı artar, süt kanalları büyür ve gelişir. Devamlı uygun sutyen kullanılarak meme desteklenmelidir. 20 haftadan itibaren memeden süte benzer bir sıvı gelebilir. Memeyi sıkıp uyarmamak gerekir, çünkü bu işlem doğum sancılarını başlatabilir.
Halsizlik, yorgunluk hissi ve uyuma isteği: Vücudun gebeliğe alışmaya çalıştığı ilk üç aylık dönemde sürekli uyuma isteği, yorgunluk hissi, halsizlik normal kabul edilir. İlk üç aydan sonra uyku düzeni normale döner. Gebeliğin son dönemlerinde ise, bebeğin hareketleri ve sık idrara çıkma isteği nedeniyle uykusuzluk çekilebilir. Uyumadan önce ılık bir duş almak, ılık bir bardak süt içmek ya da kitap okumak faydalı olabilir. Çay, kahve, kola gibi içeceklerden uzak durulmalıdır.
Kilo alımı: Gebelikte en belirgin değişikliklerden biridir. Gebeliğe normal kiloda başlayan bir gebe, dengeli beslenme ile ideal olarak 8 ila 12 kg. arasında kilo alır. İlk 3 aylık dönemde normal kilo artışı yalnızca 1 kilodur.
Bulantı ve/veya kusma: Genellikle gebelikte salgılanan Hcg hormonunun etkisi ile olduğu düşünülür; gebelik hormonlarının etkisi ile midenin geç boşalması ve duygusal stres ve yorgunluk ile de artabilir. 12. Haftadan sonra kendiliğinden azalarak kaybolur. Nadiren 3. Aydan sonra başlayıp tüm gebelik boyunca devam edebilir. İlk gebelikte, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde daha fazla bulantı-kusma izlenir.
Midenin boş kalmaması, azar azar ve sık beslenilmesi, kuru gıdaların tüketilmesi, baharatlı, yağlı, kızarmış gıdalardan uzak durulması önerilir. Ayrıca bol su içilmelidir. Gün içinde küçük öğünler yapılmalı, mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınılmalıdır. Sabahları yataktan yavaş kalkılmalı, başucunda galeta-kraker-leblebi gibi kuru şeyler bulundurulmalıdır: bunları atıştırmak işe yarayabilir.
Bulantı ve kusmanın çok şiddetli olup besin alımının çok azaltıldığı duruma hiperemezis gravidarum denir. Bu durumda doktora başvurulmalıdır: bulantı önleyici ilaç, antiasit ve B6 vitamini doktor tarafında başlanması faydalı olur. Çok şiddetli durumlarda hastaneye yatış yapılıp tedavi edilmesi gerekebilir.
İdrara sık çıkma: Gebeliğin ilk üç ayında ve son üç ayında sık görülür. Nedeni, büyüyen rahmin komşusu olan idrar torbasına yaptığı baskı nedeniyle kapasitesinin azalmasıdır. Normale göre daha az idrarla, idrar torbasında dolma hissi oluşur. İdrar yaparken yanma, sızlama gibi şikayetler olduğunda, idrar yolu enfeksiyonu olabileceği düşünülerek doktora başvurulmalıdır.
İştah değişiklikleri: Artan besin gereksiniminden ötürü gebelik ilerledikçe iştah artışı olur. Bunun özellikle belirli bir besine karşı olması ise halk arasında aşerme olarak adlandırılır. Bunun tıbbi bir açıklaması yoktur. Anne adayı normalde hoşlanmadığı bir besine karşı istek duyabilir ya da çok sevdiği bir besine karşı tiksinti duyabilir.
Kasık ağrısı: Gebeliğin çok erken dönemlerinde, kasık, kalça ve belde ağrı hissi olabilir. Bunun pek çok nedeni vardır: Fetüs rahim iç duvarı içine gömülür ve yerleşirken adet sancısına benzer hafif sancılar hissedilebilir. Sonraki aşamalarda rahim genişlerken, onu tutan elastik dokular bu gelişmeye ayak uydurabilmek için gerilirler, bu gerilme de ağrı olarak hissedilebilir. Ilık bir banyo, dinlenme ve gevşeme egzersizleri faydalı olur. Ancak ağrı şiddetli ise, ateş veya kanama ile beraber ise, doktora başvurulmalıdır.
Çarpıntı ve tansiyon problemleri: Gebelik boyunca kanı oluşturan sıvı (serum) ve kan hücreleri önemli ölçüde artış gösterir. Kalbe binen yük, gebelik öncesi duruma göre %50 artar. Tüm bu değişiklikler fetüse yeterli besin ve oksijen gönderilmesi için gerçekleşir. Böylece kalp atım hızı bir miktar artar. Gebeliğin ilk yarısında tansiyonda hafif bir düşüş, bunun sonucunda bayılma hissi oluşabilir. Çarpıntı çok şiddetli ve uzun süreli ise başta anemi (kansızlık) ve kalp kapak hastalıkları olmak üzere nedeni araştırılmalıdır.
Mide-bağırsak şikayetleri: Gebelikte progesteron hormonunun etkisi ile mide ve bağırsak düz kaslarında gevşeme olur. Yemek borusu ve mide arasındaki büzücü kas gevşer. Bu nedenle asitli mide içeriğinin yemek borusuna kaçışı kolaylaşır. Besinlerin mideden bağırsağa geçiş süresi uzar. İlerleyen gebelik aylarında büyüyen rahim mideyi yukarı doğru sıkıştırır. Tüm bunlardan dolayı mide yanması, ekşime ve şişkinlik gebelerde sık görülen şikayetlerdir. Az miktarda ve sık yemek, yağlı ve asitli yiyeceklerden uzak durmak gerekir. Yemek yedikten sonra, en az 2 saat boyunca yatar pozisyona geçilmemelidir.
Diğer bir önemli problem ise kabızlıktır. Mide-bağırsak hareketlerinin gebelikte yavaşlaması ve uterusun rektuma basısı sonucunda oluşur. Bol miktarda sıvı gıda (su, çorba, meyve suyu, sulu yemek), posalı gıdalar (sebze, baklagiller, meyve, salata, kepekli ekmek) yenilmelidir. Eğer kabızlık uzun süreli ise hemoroide (basur) neden olabilir. Makat bölgesinde ağrılı ve kanamalı şişlikler oluşur. Bu durumda doktora başvurmak gerekir.
Diş eti değişiklikleri: Gebelikte diş etlerinde dokusal değişikliklere bağlı olarak şişlik ve ağrı olur. Fırçalama esnasında kolay kanar. Dişler sık sık fırçalanmalı, masaj yapılmalı ve uygun yumuşaklıkta diş fırçası seçilmelidir.
Varisler: Gebelikte karın içindeki basıncın artması, kanın ayaklardan toplardamarlar ile kalbe dönüş hızını yavaşlatır. Özellikle gebeliğin son aylarında daha belirginleşen varisler, bacaklarda ve genital bölgede görülebilir. Uzun süre hareketsiz olarak ayakta durmaktan kaçınmalıdır. Ayakları yükselterek oturmakta fayda vardır. Bacakları çalıştıracak ufak hareketler, düzenli egzersizler yapılabilir. Gebeler için özel hazırlanan varis çorapları kullanılır.
Ödem: Vücuttaki sıvı miktarının artışına bağlı olarak, özellikle son aylarda ayak sırtında, bacaklarda ödem (şişlik) şişlik olabilir. Uzun süre ayakta durmak bu durumu artırır. Ayaklardaki ödemin rahatlatılması için uzun süre ayakta kalınmaması, sıkı iç çamaşırı giyilmemesi ve elastik çorap giyilmesi önerilir. Ödem ellerde ve yüzde belirgin ise pre-eklampsi (gebelik zehirlenmesi) için dikkatli olunmalıdır. Tansiyon ölçümü ve idrarda protein araştırılması için doktora başvurulmalıdır.
Kramplar: Gebeliğin ilk yarısından sonra beliren şikayetlerdendir. Genellikle geceleri olur ve bazen uykudan uyandıracak kadar şiddetlidir. Daha az fiziksel aktivite, daha fazla yük binmesi, kalsiyum ve magnezyum alımında yetersizlik neden olabilir. Uygun egzersizler, bol süt ve süt ürünlerinin tüketilmesi krampları azaltır. Kalsiyum ve magnezyum takviyesi yapılır. Bacaklara sıcak uygulama rahatlatıcı olabilir.
Bel ve sırt ağrıları: İlerleyen gebeli süresi ile birlikte, artan ağırlık omurgada pozisyon değişikliğine neden olur. Bel ve sırt omurlarında içe dönük bir eğim oluşması, bu durumu devam ettirebilmek için omurga çevresindeki kasların uzun süreli kasılı kalmaları nedeni ile bel ve sırt ağrıları çok sıktır. Bununla birlikte kalça bölgesindeki kemiklerin arasındaki eklemler yumuşayıp gevşerler: bu durum, doğum sırasında bebeğin bu bölgeden geçebilmesi için bir hazırlıktır.
Otururken bel bölgesini uygun büyüklükte bir yastık ile desteklemek, ortopedik ayakkabı giymek (hafif topuklu olmalı), ortopedik ve çok yumuşak olmayan bir yatakta yatmak bu yakınmaları azaltabilir. Doğru duruş önemlidir: omuzlar geride ve dik duruş ağrıları azaltır. Otururken bacak bacak üstüne atmamak, ayakları daha yüksek bir yere dayamak faydalı olabilir. Ağırlığı doğru kaldırmak önemlidir: dizler üzerinde çömelip, ağırlığı bel dik olacak şekilde, sırtı değil kalçayı yukarı kaldırarak almak önemlidir. Yatarken dizler ve kalça kıvrık, yan yatış pozisyonu tercih edilmelidir; dizlerin ve karının altına bir yastık almak alt sırt bölgesindeki basıncı ortadan kaldırır ve gebeyi rahatlatır. Karın bölgesindeki kasları güçlendirmek için yapılan egzersizler sırt ağrısını azaltmaya yardımcı olur.
Akıntı: Gebelikte vajinal akıntı miktarında belirgin bir artış olabilir. Normal olan bu akıntı renksiz ve kokusuzdur. Eğer akıntı sarı-yeşil ve kötü kokulu ise, vajende yanma varsa veya kaşıntıyla beraber süt gibi bir akıntı var ise doktora başvurulmalıdır. Gebelik sırasında görülen vajinal enfeksiyonlar tedavi edilmez ise, erken doğum, bebeğin suyunun erken gelmesi gibi istenmeyen durumlara yol açabilir. Genel hijyen kuralları gebelikte de geçerlidir: iç çamaşırı her gün değiştirilmeli, tuvalet temizliği hazneden makata doğru yapılmalı, vajen içerisi yıkanmamalı, deodorant ve parfümlü ürünler kullanılmamalıdır.
Cilt değişiklikleri: Gebelikte hormonların etkisi ile cilde rengini veren melanin pigmentinin bölgesel artışı nedeniyle bazı bölgelerde cilt değişiklikleri, özellikle cilt renginde koyulaşma veya cilt lekeleri görülebilir. Güneş ışınlarından korunmak gereklidir. Bu lekeler doğum sonrasında azalarak kaybolacaktır. Ciltteki benlerin büyüklüğü ve renginin koyuluğunda artış olabilir.
Özellikle karın bölgesinde belirgin olmak üzere, hızlı kilo alımına bağlı olarak çatlaklar oluşabilir. Bu çatlakların derinliği ve miktarı cildin esneme yeteneği ile yakından ilgilidir. Su içmek ve cildi nemlendiren kremler kullanmak bunları azaltacaktır.
Ciltteki kaşıntıların nedeni genellikle cildin gerilmesidir. Ilık duş almak ve nemlendirici krem kullanmak faydalı olabilir. İnatçı kaşıntılarda altta yatan başka problemler olabileceği için doktora başvurmak gerekir.
El ve parmaklarda uyuşma-karıncalanma: Bilekteki sinir liflerinin ödem nedeniyle basıya uğraması (karpal tünel sendromu) nedeniyle oluşur. Özellikle sabahları belirginleşir, gün içinde şiddeti azalır. Bazı çok şiddetli durumlarda baskıyı azaltacak fizik tedavi tarafında verilen atel gerekli olabilir.
Psikolojik değişiklikler: Hormonal değişikliklerin neden olduğu düşünülen aşırı alınganlık, hüzün, sinirlilik uyku düzeninde bozukluk gibi sıkıntılar olabilir. Bu konuda ailenin desteği önemli ölçüde rahatlatıcıdır.
Gebelikte ilaç kullanımı: Son adet tarihinden itibaren 30. ve 60. günler arası, fetüsün organ gelişiminin en hızlı olduğu ve dış etkenlerden en çok etkilendiği dönemdir. Bu dönemde çok gerekli olmadıkça ve doktor gerekli görmedikçe ilaç kullanılmaz. İlk ayda ise, kullanılan ilaçlar için ya hep ya hiç kanunu geçerlidir: yani gebelik ya düşükle sonuçlanır ya da hiç etkilenmeden sağlıklı bir şekilde devam eder.
Gebelik ve cinsellik: Gebelik süresince, belirli durumlar dışında, son üç haftaya kadar cinsel ilişki için herhangi bir yasak yoktur. Vajinal kanama, düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, amnion kesesin açılması, eşin cinsel yolla bulaşan bir hastalık taşıyıcısı olması gibi durumlarda cinsel ilişki yasaklanır.
Gebelik ve seyahat: Gebelik seyahat yapmaya engel bir durum değildir. Seyahat süresince sık sık mola verilmeli, molada yürüyüş yapılmalı ve bol su içilmelidir. Uçak yolculuğunun bir sakıncası yoktur; ancak öncesinde muayene olmak gerekir: 28. haftadan sonra, uçağa binebilmek için doktordan -bu gebenin uçağa binmesinde sakınca yoktur- şeklinde bir rapor alınması gerekir.
Gebelik ve manyetik alan: Binaların girişlerinde güvenlik nedeniyle kullanılan cihazların gebelik için herhangi bir tehlikesi yoktur. Gerektiğinde gebelere tanı amaçlı MR çekilebilir, hiçbir sakıncası yoktur.
Gebelikte meme bakımı: Anne sütü bebek için en uygun besindir. İçeriği nedeniyle sindirimi kolaydır. Bebeğin bağışıklığına ciddi bir katkıda bulunur. Anne ile bebek arasında güçlü bir duygusal bağ oluşturur. Gebelik süresince emzirmenin ne kadar önemli olduğunun bilincine varılması gerekir. Emzirme için hazırlıklar yapılmalıdır. Özellikle meme ucunda problem olan anne adaylarının, gebeliğin son ayında uygun kremler ile yumuşak şekilde meme ucunu nemlendirmesi, emzirmeye hazırlar. Son aylarda memeden süte benzer bir sıvı gelmesi normaldir.
Down sendromu tarama testleri (ikili test, üçlü test, dörtlü test) tanısal testler değildir; tarama amaçlı yapılan testlerdir, yani bebekte down sendromu var veya yok diyemezler. Bu testler gebelikte down sendromu risk olasılığını hesaplayan risk analizleridir. Bu testlerde bir sorun çıkarsa daha ileri testler – tanısal amaçlı testler yapılır (amniyosentez, CVS yanı koryon villüs örneklemesi gibi).
Gebelikte röntgen çekilmesi: Kanser tedavisi gibi yüksek doz radyasyon uygulamasının bebeğe zarar verdiği bilinmesine rağmen, teşhis amaçlı kullanılan düşük dozların bebeğe zarar verme olasılığı pek yoktur. Yine de zorunlu haller dışında gebelikte hiç ışın almamak en iyisidir; zorunlu durumlarda da gebeliğin ilk 3 ayından sonra yapılması daha uygundur. Gebe olduğu bilinmeden, teşhis amaçlı diş veya göğüs röntgeni çekilmiş ise panik olmaya gerek yoktur, ancak doktora haber vermek gerekir, tetkikin yapıldığı gebelik gününe göre ışın doz hesaplaması yapılacaktır.
Gebelikte grip ve soğuk algınlığı:Grip ve soğuk algınlığının belirtileri anne adayını rahatsız etse de bebeğe zarar vermez. Bağışıklık sistemindeki değişiklikler nedeniyle bu belirtiler gebede daha uzun sürebilir. Düzenli beslenme, sık dinlenme, boğaz ağrısı veya nezlesi olan aile bireyleri veya kişilerle temastan kaçınma, elleri sık sık yıkama gripten kaçınmak için yapılabileceklerdir. Eğer gebe gribe yakalanmış ise baş etmenin en iyi yolu: ilaç almadan kendine iyi bakmaktır. Bol dinlenmek, bol sıvı almak, odayı devamlı nemlendirmek, ılık banyo almak, iştah olmasa bile iyi beslenmek en önemli yapılması gerekenlerdir. Ancak: ateş 38,3⁰ C ye erişirse, yeşil ve sarı mukuslu balgam çıkartılıyorsa, belirtiler uyumayı ve yemek yemeyi engelliyorsa, dinlenmeye rağmen belirtiler birkaç günden fazla sürmüş ise doktora başvurmak gerekir.
Gebelikte kansızlık (anemi): Gebelik esnasında bebeğin artan ihtiyaçları vücudun demir ihtiyacını fazlalaştırır. Demir alyuvarların yapımında rol oynayan çok önemli bir elementtir. Gebelikte demir ihtiyacı iki katına çıkar. Gebelikte kan hacmi yaklaşık %45 artar. Vücutta yeterince demir yok ise, artmış alyuvar üretimindeki ihtiyacı karşılayamaz ve bunun sonucunda anemi gelişir. Belirtileri: yorgunluk, güçsüzlük, nefes nefese kalma, çarpıntı, sersemlik ve baş dönmesi olabilir. Tedavisi demir takviyesi almaktır.